HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU’NUN
Hâkimler ve savcılar yüksek kurulu’nun görev ve yetkileri ve yargı bağımsızlığı son günlerin güncel konularının başında hsyk (hakimler ve savcılar yüksek kurulu) ve adli ve idari hakim ve savcılarının görev ve yerlerinin belirlenmesi amacı taşıyan yaz kararnamesi yer almaktadır.Öncelikle hsyk’nun hukuksal niteliğini açıklamakta yarar olduğu kanısındayım.1982 anayasası’nın 159. maddesinde hâkimler ve savcılar yüksek kurulu’nun görev ve yetkileri belirtilmiştir.Buna göre ; 1982 anayasasının 159.maddesi “ hâkimler ve savcılar yüksek kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.Kurulun başkanı, adalet bakanıdır. adalet bakanlığı müsteşarı kurulun tabii üyesidir. Kurulun üç asil ve üç yedek üyesi yargıtay genel kurulunun, iki asıl ve iki yedek üyesi danıştay genel kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik için gösterecekleri üçer aday içinden cumhurbaşkanınca, dört yıl için seçilir. süresi biten üyeler yeniden seçilebilirler. Kurul, seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer. Hâkimler ve savcılar yüksek kurulu; adli ve idari yargı hakim ve savcılarını mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapar. Adalet bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlar. Ayrıca anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirir. Kurul kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz. Kurulun görevlerini yerine getirmesi, seçim ve çalışma usulleriyle itirazların kurul bünyesinde incelenmesi esasları kanunla düzenlenir. Adalet bakanlığının merkez kuruluşunda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıların muvafakatlerini alarak atama yetkisi adalet bakanına aittir. Adalet bakanı hâkimler ve savcılar yüksek kurulunun ilk toplantısında onaya sunulmak üzere gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması için hâkim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir.” hâkim ve savcılar yüksek kurulunun görevleri şunlardır : 1. Yargıtay ve danıştay üyelerini seçmek. 2. Adalet bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkim veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak. 3. Hâkim ve savcıların; a) Mesleğe kabul etme, b) Atama ve nakletme, c) Geçici yetki verme, d) Her türlü yükselme ve birinci sınıfa ayırma, e) Kadro dağıtma, f) Meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hakkında karar verme, g) Disiplin cezası verme, h) Görevden uzaklaştırma, işlemlerini yapmak. 4. Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek. Hâkim ve savcıların yukarıda belirtilenler dışında kalan özlük işleri adalet bakanlığınca yerine getirilir. Bu bilgiler ışığında değerlendirme yapacak olursak ; yargı bağımsızlığı demokrasinin, hukuk devletinin , kuvvetler ayrılığının , insan haklarının ve adil yargılanma hakkının temel taşıdır.Her şeyden önce yargının yasama ve yürütme erklerinden bağımsız olması gerekir.Siyasi iradenin niteliği ve niceliği ne olursa olsun yargı üzerinde herhangi bir yaptırım gücüne sahip olmaması gerekir.bu anlamada , hsyk ‘nu değerlendirecek olursak , kurul başkanının adalet bakanı ve kurulun tabii üyesinin adalet bakanlığı müsteşarı olması kurulun dolayısı ile yargının bağımsızlığından bahsedilmesi mümkün değildir.Kurul kendi başkanını dahi seçmekten yoksun bırakılmıştır.çünkü kurulun başkanı adalet bakanı’dır. Mevcut durum itibari ile , kurul daha önceden belirlenmiş belirli bir günde toplanma gibi bir durumu söz konusu değildir.Bu konuda bütün inisiyatif adalet bakanına bırakılmıştır.Adalet bakanı toplantı istemez ise kurul kendi başına toplanamamaktadır.Yine kurulun bağımsızlığına gölge düşürecek fiili bir durum da , kurulun adalet bakanlığı bünyesinde faaliyetini göstermesidir.Yani kurulun kendisine has binası , bütçesi gibi kurumsal anlamda işlerlik sağlayacak yapılanmadan yoksun olması yargı bağımsızlığını dolayısı ile kurulun bağımsızlığı zedeleyecek fiili durumlardandır. Yargı bağımsızlığını zedeleyen fiili ve hukuki durumların bir an önce ortadan kaldırılması , yargı bağımsızlığının sağlanması noktasında atılacak en büyük adımlardan birisi olacağı kuşkusuzdur.Saygılarımla…