Rıza Cengiz-DEPREM

DEPREM

JEOLOJİ MÜHENDİSİ DÜŞÜNCESİNE GÖRE
MALATYA’ Ll FAYDAN Korkmalı mı ? … HAYIR PEKİ DEPREMDEN Korkmalı mı?… YİNE’ de HAYIR

Herhalde doktorlarımız bizlere göre hastalıktan korkmamaktadırlar.Çünkü,tedavisini bilmektedirler.Tıbbi tedbirlerini almaktalar

Bize göre FAY’ dan ve DEPREM’ den korkulmamalı , ancak Teknik tedbirlerini almak koşulu ile.

Dünyamızın yapısında depremsellik vardır.her yıl 5-6 büyüklüğünde 800, 6-7 büyüklüğünde 108 7-7.7 büyüklüğünde 12. 7.7-8,6 büyüklüğünde sadece 2 deprem oluşmaktadır.yani hasar verici ve yıkıcı 922 deprem olmaktadır.Yanlız yurdumuzda değil tüm dünyada yıkıcı ve öldürücü depremler oluşmaktadır.Ancak , deprem öncesi ve sonrası devamlılık arz eden projeler geliştirilmiştir.Bu nedenle yıkıcı ve öldürücü depremlerin zararlarını en aza indirmişlerdir.Dünyadan bir örnek verirsek , Japonya’da 1920 lerde bir deprem de 100.000 lerce insan ölürken aldıkları tedbirlerle yani bilimsel ve teknik çalışmalarla yıkımı 30 kat , insan ölümünü 15 kat azaltmışlardır. Bu azaltma 7 büyüklüğünde bir depremde olmuştur. (Bu sonuç Türkiye’ deki 46 , Japonya’daki 35 deprem incelenerek bulunmuştur) bu konuda son bir not düşmek istiyorum Türkiye de yılda bir , Japonya da 6 yıkıcı deprem olmaktadır.

Kısaca, dünyada deprem riski vardır. Dünyanın altı çürük denilerek risk kabul edilmemiş, bilimsel ve teknik tedbirler alınmıştır ve alınmaktadır.

Yurdumuzda Ağustos – 1999 Marmara Depreminden sonra, 13 Temmuz 2000 tarihinde yasal çerçeveler çizilmiş ve teknik çalışmalar hız kazanmıştır.

İlimizde de deprem olma olasılığı vardır. Bakanlar Kurulunun 18 Nisan 1996 tarih ve 96/8109 sayılı kararına göre; Kuluncak 3, Dilek, Şahnahan, Akçadağ, Kürecik, Levent, Arapkir, Taşdelen, Arguvan, Yoncalı, Battalgazi, Darende, Balaban, Hekimhan, Hasançelebi, Kurşunlu, Yazıhan 2 ve Malatya, Çolaklı, Doğanşehir, Sürgü, Doğanyol, Kale, Pütürge, Tepehan ve Yeşilyurt 1. deprem bölgesinde bulunmaktadır.

Malatya İl sınırları içerisinde Malatya Fayı ve Doğu Anadolu Fayı ile Sürgü Fayı bulunmaktadır. Bu faylar diri faylardır.

Malatya Fayı sol yanal doğrultu atımlı faydır. İlimiz sınırları içerisinde yaklaşık 60 – 70 Km. izlenir. İlimiz sınırları dışındada devam etmektedir (Yaklaşık 10 Km.)

Doğu Anadolu Fayı toplam 580 Km. uzunluğundadır. D.A.F. 7 segmandan oluşur. Malatya’ nın güneyindeki Hazar-Sincik fayı 85 Km. dir. D.A.F. 1,9 – 2 milyon yıl önce hareket etmeye başlamıştır. Yaklaşık 15 Km. yanal olarak ötelenmiştir (Yer değiştirmiştir) Yıllık kayma hızı 7,7 ± 0,2 mm/yıl.dır. D.A.F. üzerinde (ve yöresinde) Malatya yöresinde 1513 yılında 7,4 büyüklüğünde , 1875 de 6,7 büyüklüğünde , 1905 de 6,8 büyüklüğünde , 1964 de 5,9 büyüklüğünde, 1986 yılında 5.6, 5.8 büyüklüklerinde deprem olmuştur.

Bu bilgiler ışığında faylar ve deprem olasılığı ile yaşamak durumunda olduğumuz söylenebilir.Yerel medyada söz edildiği gibi başka faylarında olduğu söylenebilir.ancak bu noktada fayların üzerinde (tam üstünde) yapı yapmamak gerektiğini söylememiz ve altını kalın çizgilerle çizmemiz gereği vardır.

Fayın üzerinde olmayan fakat faya çok yakın konutların yıkılmaması elbette tesadüf değildir.Büyük depremlerle ilgili faylanmadan ileri gelen hasar dağılımını irdelediğimiz zaman bu tür yıkılmamaların tesadüf olmadığı açıkça görülmektedir.Fayın çok yakınında yer alan yapıların yıkılmaması da şu şekilde açıklanabilir.şöyle bir soru akla gelebilir niçin fayların yakınında hasar çok az gelişmektedir ? Depremin odağı eğer yerleşim yeri yada yapıların hemen altında yer alıyorsa odaktan itibaren belirli açılarla ışınsal bir takım dalgalar yayılmaya başlıyor.Her okuyucunun anlayacağı anlatımla, bir su birikintisi içine taş attığımız zaman taşın düştüğü yeri depremin odağı (Merkezi) olarak kabul edin, Taşın düştüğü noktadan itibaren dairesel olarak Bir takım dalgalar yayılmaktadır.bu dalga yayılımı odaktan itibaren sürekli olarak devam etmektedir.Odağa yakın dalgaların gerek genlikleri gerekse periyotları düşük olmakta fakat odaktan uzak bölgelerde daha sonra gelen dalgaların periyotları yani dalga genlikleri büyüyerek ve başka yerlerde de birbirini üzerine çakışarak yayılmaktadır.Bu çakışma sonucu dalga enerjisi kat kat büyümektedir.Halbuki odağa daha yakın kesimlerde tam tersi bir olay gelişmektedir.

Yerleşim yerinin hemen altında odağı bulunan depremlerde dalgalar,düşey düzlemde 90 dereceye yakın açı yapacak biçimde yayıldığı için ve binalarda düşey yüklere göre tasarlandığı için, binalar bu yüklere göre daha çok direnim gösterebiliyor, ve hasar hiç yada çok hafif gelişiyor.

Faydan korkmamamız bir dünyadan birde yurdumuzdan örnek vererek açıklamaya devam edelim .

Önce Dünyadan bir örnek, 1995 KoBe depreminde fayın birkaç metre yakınındaki iki katlı yapının iki buçuk metre ötelenmiştir. (2.5 m bir yerden başka bir yere göç etmiştir) Yapıda sıva çatlağı oluşmamıştır.

Diğer bir örnekte yurdumuzdan, 12 Kasım düzce depreminde merkeze çok yakın Gölormanı denilen bir yerde orman dinlenme evinde,hemen fayın bir metre yanında olmasına karşın duvarlarda sıva çatlağı bile oluşmadığı görülmüştür.

Anlaşılacağı üzere ne faydan ne depremden korkmadan,çekinmeden,heyecanlanmadan birlikte yaşamamız gerekmektedir.Ancak, genel ve Yerel jeolojik koşulları gözden uzaklaştıramayız.genel jeoloji koşulları ve yasal koşullar 18.nisan 1996 tarihli bakanlar kurulu kararı ve 13.Temmuz 2000 tarihli yönetmelik ve genelgelerle ortaya konulmuştur.Yerek Jeolojik koşullara gelince her yapı zemini incelenerek ortaya çıkarılmalı ve uyulmalıdır.

Konuyu biraz daha açalım.1999 depremlerinden sonra ülkemizde faylar,öcü gibi tanıtılarak kamuoyu yanlış yönlendirilmeye başlandı.Diğer taraftan zemin ihmal edilmeye çalışıldı.Halbuki dünyada yada Türkiye de oluşan büyük depremler le ilgili hasar dağılımı yakından irdelediğimiz zaman. Deprem hasarında faylanmadan kaynaklanan hasarın, sadece yüzde beş civarında kaldığı görülmektedir.Halbuki, zeminden kaynaklanan hasar yüzde 95 gibi büyük rakamlara çıkabiliyor.

Yerel bazda veya parsel bazında jeolojik, Jeoteknik ve Zemin Etüt çalışmalarının İlimiz ve İlçelerimizde yapılması gerektiği ve nasıl yapılacağı konusundaki çalışmalarımız 1994 yılı öncesinde başlanmıştır.J.M.O temsilciliği olarak , Malatya Valiliği ve Belediye başkanlığının düzenledikleri toplantılarda görüşlerimizi dile getirmiş bulunuyoruz.bu çalışma sonucunda 15.10.1999 tarihinde Valilik İmar İzleme Kurulu oluşturuldu. İmar İzleme Kurulu J.M.O ile zemin etütleri konusunda işbirliği yapılması kararını aldı. Ayrıca Malatya Belediyesi TMMOB’ a bağlı diğer odalar, başka kuruluşlar ve J.M.O ile birlikte İmar Şurası Yürütme Kurulu oluşturuldu. Bu kurulun 20.05.2003 tarih ve 2 nolu kararı ile Zemin Etütlerinin J.M.O. dan mesleki ve teknik denetimden geçirilmesi kararı alındı. Malatya Belediyesi bu karar çerçevesinde rapor denetimi yaptırmaktadır.

İlçe belediyelerinde Zemin Etütlerinin Mesleki ve Teknik Denetimi yapılmamaktadır. İlçe Belediyelerine ve Belde Belediyelerine Zemin Etütlerinin Mesleki ve Teknik denetimi yapılması gerektiği konusunda 28.07.2003 tarihli yazı gönderilmiştir.

Malatya’ lılar Faydan ve Depremden korkmadan yerel bazda (Parsel bazında) Jeolojik, Jeoteknik ve zemin etütlerini teknik kurallara uygun yaptırmaları gerekmektedir.

Tüm Malatya’ lıların zeminden çatıya sağlam yapılar yaptırmaları ve sağlıklı yaşam sürmeleri dileğimizdir.

17 Ağustoslar olmasın istiyoruz.

Sevgiler, Saygılar.

NOT : Bu yazı 08.08.2003 de hazırlanmış, hiçbir yerde yayınlanmamıştır. Karaca Köylüleri’ ne saygı ile sunulur.