Mustafa Karacan-ÇOK PAYLAŞIMLI BİR ANI

ÇOK PAYLAŞIMLI BİR ANI

ÇOK PAYLAŞIMLI BİR ANI.
Olay 1962 yılı Mart ayında Anadolu bozkırında, hiç çatılı evi olmayan Büyükçe bir köyde köyde geçer. Olayın kahramanları 3,4,5 inci sınıflarda okuyan 60-70 kız ve erkek çoçuk.
Köyün,köylülerce yapılan düz damlı iki derslikli okulu oturulamaz duruma Gelmiş,devlet köye okul yapmamıştır daha.Köydeki 100 ü aşkın çocuğu bir eğitmen Ve bir öğretmen okutmaktadır.Eğitmen birici ve ikinci sınıfları köyün içinde (Refet’in kahvesinde) okutur . Öğretmen ise üç,dört ve beşinci sınıfları tepenin yamacındaki Veli KOÇ ‘un davar ağılında okutmaktadır.
Yeni evlidir öğretmen,hanımını şehirdeki ailesinin yanında bırakmıştır.Bu nedenle
Sık sık şehre gider.Haftanın başı-sonu öğrenciler öğretmensizdir.Tak eder canlarına bu
durum.Abilerinin ve trahomcu amcanın da teşvikiyle protestoya karar verirler.
Yağmurlu bir günde haber salarlar eğitmen e ,biz yürüyeceğiz sizin öğrencilerde
Bize katılsın diye.Eğitmen kızıp kabul etmez bu teklifi.Ne haliniz varsa görün der.
İki küçük penceresi ve bir kapısı olan ağılın pardon okulun .Kerme kokusunun
azalması ve içerinin aydınlık olması için kapısı hep acıktır.Öğrenciler dörder kişi
oturdukları sıralardan beşinci sınıfların öncülüğünde dışarı çıkarlar.Düzenli sıra olurlar.
Kitaplar koltuklarında köyün çamurlu sokaklarında yağmur altında yürüyen sadece çocuklar
değildir. Köyün tüm köpekleri de çocuklarla birlikte yürümektedir.
Muhtar Hasan’ın evinin önünde durur topluluk.Odadakilerle dışarı çıkan muhtar,
derdiniz ne, bu haliniz ne. Diye sorar. Çocuklar hep bir ağızdan öğretmen istiyoruz.
Haftanın çoğu öğretmensiz geçiyor diye bağırırlar. Muhtar,siz okulunuza dönün bu iş sizin
işiniz değil der kızar.Öğrenciler bağıra –çağıra okullarına dönerler.Eylem bitmiştir.
Hafta biter.Diğer hafta başlar öğretmen haftanın ikinci günü gelir.Olayı öğrenir.
Öğrencileri ders başlar başlamaz başta oturan dördüncü sınıflardan başlayarak tek tek ayağa kaldırıp sorular sorur.Daha doğrusu herkese aynı soruyu sormaktadır.Kimseden cevap
alamaz. Avuç içlerine birer çubuk yiyen çocuklar gözleri dolu dolu yerlerine otururlar.
Beşinci sınıfların ilk sırasındaki ilk öğrenci Sakine Poyraz; itiraz eder.Öğretmenim siz bize
Öğretmediğiniz soruyu soruyorsunuz der.Bu itiraza bütün sınıf katılır.Soru değişmez ama
ceza ikiye katlanmıştır. Ellere vurulan çubuk kabartmıştır çocuk avuçlarını.
Öğle yemeğine ağlayarak gider.AMETTÜ mağdurları.Avuçları gören ana-babalar el kor olaya.Köye yeni bir öğretmen verilmez ama öğretmende köyden hiç ayrılmaz öğrencilerine karşı ilgisi artmıştır.
Günümüzden kırk üç yıl önce gecen olayın kahramanlarının hemen hemen hepsi
Yaşamaktadır.Bunlardan biride o zaman beşinci sınıfta okuyan benim. İstedim ki bu olay
Hatırlansın ve bilinsin ki o yıllarda Anadolu da bir köy ilkokulu öğrencileri tepkilerini
Eğleme dönüştürmüşler ve sonuç almışlardır.
GÜNÜMÜZÜN ÖRGÜTSÜZ VE TEPKİSİZLERİNE ÖRNEK OLSUN.
SAYGILARIMLA 28 NİSAN 2005