ANNELERE
ANNELERE!”….31.05.2006
annelere mektup çocuğunuz 1991 doğumlu ve ilköğretimin sekizinci sınıfında ise, bu öğretim yılında yaşayacaklarınız bugüne kadar yaşadıklarınızdan daha farklı olacaktır. çünkü karşınızda, hem kendi kişiliğini, kimliğini bulmaya ve çevresine kanıtlamaya çalışan, hem yaşadığı fiziksel değişimlerle baş edebilme mücadelesi veren bir genç var. üstelik geleceğinin tek bir sınavla belirleneceğine karşı çıkarak, büyük bir kitle içerisinde yer edinmeye çalışıyor bu genç. bu genci yönlendirmek ve bu zor dönemi sağlıklı bir biçimde geçirebilmek, aile içinde size, “anne”ye düşüyor. zaman zaman bebekliğindeki en zor günleri dahi aratabilecek bu dönemi çok sıkıntı duymadan geçirebilmeniz için size bazı önerilerimiz var: • bu gencin annesi olduğunuzu asla unutmayın ve başka roller üstlenmeyin (öğretmenlik gibi) • ihtiyaç duyduğu her anda sizi yanında bulmasına ve yakınlığınızı hissetmesine fırsat tanıyın. • derslerinin ve sınava yönelik çalışmaların dışında da bazı konularda birlikte olabilmek için imkanlar yaratın. • öncelikle ona ev içinde huzurlu ve mutlu bir ortam sağlamaya gayret edin. • günlük programını onun istediği doğrultuda hazırlamasına ve uygulamasına yardımcı olun. • çalışma ortamını birlikte düzenleyin. aynı düzende kalabilmesi için de ona destek olun. • daima onun başarılarını ön plana çıkarın. başarılarının farkında olduğunuzu ve onu takdir ettiğinizi övgü dolu sözlerle ifade edin. • her zaman bardağın dolu tarafını görmeye ve göstermeye özen gösterin. • zaman zaman yaşadığı başarısızlıkları sürekli gündeme getirmeyin. • “ben sana dememiş miydim….”, “benim dediğimi yapsaydın ……” diye başlayan dialoglarla tüm ilişkilerinizi bozabilirsiniz. dikkatli olun. • onun bu yıla kadar sürdürmüş olduğu herhangi bir etkinliği varsa (sanat, spor vb) mutlaka bu çalışmaların devamını sağlayın. yoksa da ilgi duyduğu alanda bir etkinliğin içinde yer almasına özendirin. bu tür çalışmalar, onu hem bedensel hem de ruhsal olarak rahatlatacaktır. • onun ders başarısını, arkadaşlarının başarılarıyla karşılaştırmaktan kaçının. • çocuğunuzun akademik başarı anlamında çok iyi tanımaya çalışın. ulaşabilmesinin çok zor olabileceği hedefleri belirlemekten sakının. • tek bir okul değil, birkaç okulu öğretim yaşantısı sürdürebileceği kurumlar olarak belirleyebilirseniz, sonradan mutsuz olmasının ve kendini başarısız olarak değerlendirmesinin de önüne geçmiş olursunuz. • mutlaka ona derslerden ve sınav düşüncesinden uzak kalabileceği zamanlar yaratın. • çocuğunuzun çalışmalarını, çözdüğü test soru sayısına bakarak yargılamayın. önemli olan yaptığı çalışmaların niceliği değil, niteliğidir. • bir konunun öğrenimi test yaparak sağlanamaz. test bir ölçme aracıdır. dolayısıyla eksik olduğu konularda önce kendini tam donanımlı hale getirebilmek için gerekli çalışmaları yapmalı, sonra varsa boşluklarını saptayabilmek için ölçme araçları kullanmalıdır. • onun düzenini bozmamak adına yaptığınız bazı fedakarlıkları sürekli gündeme getirmekten kaçının. (“senin için bu kadar çok para döküyoruz.” veya “sen çalış diye hiçbir yere gidemez olduk.” gibi.) • aile içinde özellikle eşinizle aynı doğrultuda düşünmeye ve çocuğunuza karşı farklı tutumlar içerisinde olmamaya özen gösterin. • onun gösterdiği çabayı asla küçümsemeyin ve öyle davranmayın. • “benim zamanımda….” diye başlayan ve kendi başarılarınızı öven konuşmalardan uzak durun. • koyduğu hedeflere ulaşabildiği dönemlerde talep gelmesini beklemeden onu ödüllendirin. (küçük bir armağan almak, sinemaya gitmesine ya da bir gece sevdiği bir arkadaşında kalmasına izin vermek gibi) • dokuz ay sürecek olan sınava hazırlık dönemini programlarken, çalışmaların aylara eşit dağılmasına gayret edin. sonuna doğru çocuğunuza yükleyeceğiniz ekstra çalışmalar başarıyı değil, başarısızlığı beraberinde getirir, unutmayın. • onu çok sevdiğinizi, elde edeceği sonuçlarla ona olan sevginizin değişmeyeceğini fırsat buldukça vurgulayın. • bu sınavın hayatın amacı değil, geleceğin belirlenmesinde sadece bir araç olduğunu unutmayın. sevgili anneler, yukarıda sıraladığımız öneriler, bizlerin 25 yılı aşkın süre içerisinde onbinlerce öğrenci ve velileriyle yaşadıklarımızdan çıkarttıklarımızdır. her anne çocuğu için en iyiyi, en güzeli, en mükemmeli hedefler. önemli olan çocuğunuzun mutlu olabileceği yerlere ulaşmasıdır. mutluluk başarıyı beraberinde getirecektir. mutluluğu yaratacak olan da çocuğunuzun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendisini geliştirebileceği bir ortamda yer almasıdır. onu iyi tanıyın. onun da kendisini tanımasına fırsat yaratın. şair kahlil gibran’ın dediği gibi: “sizin değil çocuklarınız, özlenen bir yaşamın kızları, oğullarıdır onlar. sizden geldiler, henüz sizinleler, ama sizden ya da sizin değildirler. sevginizi verebilirsiniz onlara, düşüncelerinizi değil. bedenlerini barındırabilirsiniz, ruhlarını değil. çünkü ruhları yarının evlerinde, o evler ki; düşlerinizde bile göremeyeceksiniz. onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz, ama onları kendiniz gibi yapmaya değil. çünkü hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir.” sevgiler,saygılar…