Hüseyin Sevim – EĞİTİM VE ÖĞRETİMDEKİ ZORLUKLAR

EĞİTİM VE ÖĞRETİMDEKİ ZORLUKLAR

Eğitim; en basit anlamıyla davranışları değiştirme sanatıdır. Yani bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak önceden saptanmış esaslara göre değişim meydana getirme sürecidir.Bir başka deyişle eğitim,yaşamın ta kendisidir.
Öğretim ise; önceden hazırlanmış bir program çerçevesinde amaçlı, planlı, düzenli ve kontrollü olarak, öğretmenin uyarıcı ve öğrenme durumları (çevre, ortam) yaratarak, öğrencilerin amaçlar yönünde davranışlar geliştirmesine yardım etmesi işidir.
Çocukların doğal çevreyi algılamasıyla birlikte eğitim-öğretim süreci başlamaktadır.Bir yandan çevreyi tanımasına yardımcı olunurken, diğer yandan neyi yapıp,neyi yapmaması gerektiğini (gözlem,yaparak-yaşayarak,anlatarak,uyararak vb. yöntemlerle ) öğretmeye çalışırız.Çocuklar daha altı aylıkken kendilerini birden bir kurallar dizisinin içerisinde buluverirler.Toplumsal değerlerle onları bir kalıp içerisine sokmaya çalışırız.Bu süreç okul öncesi eğitim dönemine kadar devam eder. Beş yaşını doldurduklarında ise, otuz-kırk kişilik sınıflarda,binlerce öğrencinin eğitim-öğretim yaptığı,oyun alanı yetersiz,doğadan koparılmış dört köşeli bir fiziki yapının içerisinde hayatı ve dünyayı tanımaya çalışırlar.Bu dönem plânlı eğitim-öğretim işinin gerçekleştiği sürecin ilk ayağı ve en önemlisidir.Bir atasözünde de belirtildiği gibi “Bir insan yedisinde ne ise,yetmişinde de odur.” sözü, bu dönemin ne kadar hassas ve önemli olduğunun altını çizmektedir. Çocukların özgür, kendisini ifade edebilen, kendini tanıyan, sorumluluk sahibi olan, görev bilinci gelişmiş, özgüveni yüksek, özsaygılı bireyler olarak yetişmelerini istiyorsak, bu süreçte onları “akademik bilgiyi yüklemeden önce“ tüm yönleri ile tanımamız gerekmektedir.Kentlere göç ve nüfus artışı ile birlikte kalabalıklaşmış okul ortamlarında,faklı ekonomik,sosyo-kültürel değerlere sahip çocukların bir birlerine uyum sağlamalarında güçlük yaşanmaktadır.Sadece çocuklarda mı? Hayır.Bu uyum problemi aileler arasında da yaşanmaktadır.Bu farklılıkların,bizim zenginliğimiz olduğu kültürü kazandırılmadığında,çocuklar arasındaki ayrışmalar ister istemez eğitim-öğretimde sorunların oluşmasına ve devamına neden olacaktır.Bu da başarıyı olumsuz yönde etkileyecektir.Eğitim-öğretim hayatımızdaki sıkıntılar sadece bunlarda ibaret değildir.Çocuklar yaşantılarının her evresinde ölçme ve değerlendirme sınavlarına tabi tutulmaktadırlar.Her yıl yaklaşık bir milyon iki yüz bin çocuğun okul hayatına katıldığı göz önüne alınırsa ileriki dönemlerde yönlendirmeler veya mesleklere seçme amacıyla bu sınavların olması tabi ki kaçınılmaz olacaktır.Bugünkü koşullarda iş bulmanın ne kadar zor olduğu göz önüne alınırsa,her aile kendi çocuğunun diğerlerinden bir adım önde olmasını isteyecektir. Öğrenciler,okullarda müfredat çerçevesinde gerekli temel eğitim–öğretimi almaktadırlar.Okulda verilen eğitimde, onlara hayatta nelerin lazım olcağı,aldığı bilgileri nerelerde ve nasıl kullanacakları öğretilmektedir.Müfredatta yapılan sürekli değişikliklerle konular daha da sadeleştirilerek her öğrencinin verilen bilgiyi özümsemesine çalışılmaktadır.
Ancak,PBYS,SBS,YGS,ÖSS,KPSS gibi sınavlarda soru sorma yöntem ve tekniği bakımından müfredatta düz tutturulan kulak burada ters tutturulmaya çalışılmaktadır.Öğrencilerin bu sınavlarda zorlukları aşmaları,farklı sınav soru ve tekniğine karşı kendilerini hazırlamak amacıyla,büyük ölçüde sınav esaslı ikinci bir eğitim-öğretim çalışmasına katılmaya gereksinim duymaktadırlar.Eğer sınavlar kaçınılmaz ise,dersane stresinden kurtulmak için ya müfredat sınav esaslı hazırlanmalı ve işlenmeli, ya da sınavlar müfredattaki içerik ve düzeye göre oluşturulmalıdır.Bu durumda etkili dinleme yapan,çalışan,araştıran,pekiştici çalışmalar yapan öğrenciler dersaneye gitmeden de istenilen başarıları elde edebileceklerdir.
Buraya kadar anlatılan olaylarla bugünkü eğitim-öğretim yapımızı bir nebze de olsun anlatmaya çalıştım.Eğitim-öğretimde yapılan değişiklikler gelecek süreçte çocuklarımızı ve aileleri nasıl etkileyecek, uygulayıp göreceğiz.Temennimiz yarınlarımızın bugünden daha aydınlık ve insanlarımızın mutlu olmasıdır.